Dün, zaten Anayasa konusunda görüşlerimi belirttim.
Bir çok vatandaş bilinçsizce referanduma gideceği için, Anayasa’ya el kaldıran vekiller bile bunun arkasında durmadığı için acayip bir durum çıktı ortaya…
Sırf bunun için bile ‘hayır’ desem yeridir!
Öyle de yapacağım!
Maddeleri tartışmayacağım, hukukçuların arasına girmeyeceğim, derine hiç inmeyeceğim ve yaşanan süreci sağlıksız bulduğum için ‘hayır’ diyeceğim!
Neyle eleştirirlerse eleştirsinler, umurum bile değil…
İsterse çağdışı zihniyette desinler, isterlerse statükodan yana desinler, kimsenin siyasi rantına çerez olmayacağım ve ‘hayır’a mührü vuracağım!
…
Bu kez yerel seçimler de çok önemli benim için…
30 yıllık meslek hayatımda kendimi taraf olarak gördüm bu yerel seçimlerde…
Bunun için övgü de aldım, yergi de…
Özellikle CTP ve UBP içindeki dostlarım her şeyi siyaset olarak gördüklerinden, ya da siyaset kendilerinin mesleği olduğu için sitem ettiler bana…
Onlara hep şöyle dedim;
Partinize, partinizin adayına sahip çıkmanıza saygı duyarım…
Ama demokratsanız, şeffafsanız daha da önemlisi benim için dostsanız siz de saygı duyacaksınız…
Sizin işiniz siyaset ama benim ki değil…
…
Bizde yerel seçimler normal ülkelerdeki gibi yapılmıyor…
Başka ülkelerde yapanlar kalıyor, yapamayanlar gidiyor…
Bizde durum farklı, başkanların icraatlarına değil önce eşe dosta dağıttıklarına sonra da partilerine bakılıyor…
Yıllarca makamda oturdukları halde belediyesine zarardan başka bir şey vermeyenler sırf kemikleşmiş oyları nedeniyle hala orada oturuyor…
Kemikleşmişler çünkü toplumun geneline değil, kişilere hizmet götürmüşler yıllardır…
Onun meyvelerini yiyorlar tepe tepe!
Ve durum orta;
Fosilleşmiş başkanlar, ama batan, çöplükten geçilmeyen kentler…
Ve hala onların ardında önemli halk kitleleri var, geçmiş yılların avantaları uğruna!
…
Ben bu kez Harmancı’dan yanayım…
Ve bunu hiç de parmağımın ardına saklanmadan söylüyorum…
Aslında konu ne Harmancı ne de TDP…
Diğer üç partiye kızgın ve kırgınım ben!
Ve onlara siyasetin şeytan üçgeni diyorum…
Yıllarda bu ülkeyi de belediyeleri de onlar yönettiler ve biz hala şikayet ediyorsak sorun onlardan çok, onları oraya getiren bizlerde…
Harmancı’nın kazanıp ya da kaybetmesi de değil sorun;
Bu ülkede artık bir şeylerin değişmesi ve bu yerel seçimlerin de bunun başlangıcı olmasıdır konu…
Çünkü mecliste bir kez bile konuşmayan vekillerin önünde düğmeler ilikleniyorsa, belediyesini batıran başkanlar hala sırtlarda taşınıyorsa, sorun onlarda değil bizim ta kendimizdedir…
…
Ne Tufan hoca, ne Kadri başkan ne de Dana dostum kırılmasın bana…
Eğer konu siyasetse, 30 yıllık meslek hayatımda siyasetin ne olduğunu kimse alınmasın ama onlardan daha iyi bilirim…
Ya da siyasetin kirliliklerini, çirkinliklerini, kapkara yüzünü!
Ve ilk kez tarafım 29 Haziran’da, hem de açık ve net…
Anayasa’ya ‘hayır’, Harmancı’ya ‘evet’ diyeceğim…
Değişimin getireceği güzellikler adına…
Bu nasıl siyaset?
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun eşi, Meral hanım;
Ya da benim için Meral abla…
Elinde bir adayın seçim broşürleri ile poz vermiş objektiflere.
Belli ki taraf olmuş, gönlünden geçeni saklamamış!
Meral abla olarak belki doğaldır bu görüntü…
Ama Cumhurbaşkanı eşi olarak değil!
Cumhurbaşkanı partiler üstüyse eğer, eşi de ona uyacak, saygı gösterecek…
Siyaset ön planda değil en arkada kalacak!
Ve Sibel hanım;
Kadri bey ile bugünkü gazetelerde boy boy resimleri vardı…
CTP belli ki kadın metası olarak onu seçmiş ve bundan siyasi rant elde etmeye kalkmış…
Sibel hanıma haber bile verme ihtiyacı duymadan reklamlara koymuş!
Sıradan bir Sibel hanım olsaydı başımız üstüne, ama o Sibel hanımdan daha çok, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel hanım…
Partiler üstü bir kurumun başı!
Yok böyle bir siyaset…
MESAJ KUTUSU
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, yaz burslarının öğrencilere yeniden verilmesi yerinde ve doğru bir karardı. Bunu seçimlere iki gün kala değil daha önce yapsaydınız çok daha anlamlı olacaktı…Yine de hatadan döndünüz ya teşekkür ederiz.
…
Sayın Serdar DENKTAŞ, yerel seçimler için Mustafa Arabacıoğlu ile ciddi bir fikir ayrılığına düştüğünüz söyleniyor. Şimdilik dışarı sızmadı ama yerel seçimlerden hemen sonra patlayacak bilesiniz…
…
Sayın Hüseyin ALANLI, İskele’de TDP’nin oyları size doğru yönlenmeye başladı. Lefkoşa’da da bir çok DP’li Harmancı’ya destek verecekmiş. Al gülüm-ver gülüm misali yani değil mi?
…
Sayın Arif ÖZBAYRAK, yerel seçimlerden çekileceğinizi size 15 gün önce söyledim ama siz epey tepki göstermiştiniz değil mi? Demek ki varmış bir bildiğimiz, ara sıra kulak vermekte yarar var…
…
Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Hataylılar Derneği yetkilileri kendilerini ziyaret etmediniz diye epey sitem ediyorlar. Nasıl oldu da gözden kaçırdınız doğrusu hiç anlayamadık…
…
Sayın Bengü ŞONYA, DP rozetini sonunda çıkardınız, şimdi ufukta yeni bir oluşum var diyorlar. Lokomatif siz mi olacaksınız yoksa çok daha ağır toplar mı var perde gerisinde? Hayırlı olsun…
…
Sayın Faiz SUCUOĞLU, bugün sabah saatlerinde sanayi bölgesinde elinizde bir torba börülce ile görülmüşsünüz. Sanayi bölgesine genelde yedek parça almaya gidilir ama demek ki yanlış biliyormuşuz…
…
Sayın Akın AKTUNÇ, Sadık Gardiyanoğlu ile çok özel bölgelerde seçim çalışmasında görülmüşsünüz. Sizin üyelik çoktan garanti oldu bu sıcaklarda fazla kendinizi yıpratmaya gerek yok…
…
Sayın Kemal Deniz DANA, Hataylılar Derneği sizin için öyle bir karar verdi ki ilk defa böyle yüzünüzden gülücükler eksik olmamış. Eğer hepsinin de oylarını alabilirseniz burun buruna bir yarış olabilir…
…
Sayın Kudret ÖZERSAY, yerel seçimler bir yana Anayasa konusunda tek bir kelimelik bile açıklama yapmadınız. Sizin dernek ‘evet’ dedi ama sizin kişisel görüşünüz de bizim için çok önemli…
…
Sayın Kemal HIFZIOĞLU, sizdeki de ne büyük şanssızlık böyle! Tam ilçe başkanlığının keyfini yaşarken istifalar epey moralinizi bozmuş diyorlar. En iyisi uzun bir tatile çıkıp unutmak…Siyaset her şey değil ya!
…
Sayın Hasan BURGAÇ, daha 24 saat vaktiniz var, ziyarete gelip oy istediniz istediniz aksi halde komşu filan tanımam ben de sandıkta sizin ismi görmemezlikten gelirim haberiniz olsun…
…
Sayın Zeki ÇELER, yaz burslarının kaldırılmaması konusunda aslan payı sizin. Gençlere büyük emeğiniz geçti Allah ne muradınız varsa versin…
…
Sayın Kemal ÖZTÜRK, biz siyasette çok kez vefasızlık gördük ama bu kadarını da görmemiştik. Allah’ın sopası olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın. Ona havale edin ve keyfinize bakın…
…
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
Günün Fıkrası
Kendin al
Soğuk ve karlı bir günde bir işadamıyla sarışın sekreteri yollarını kaybetmişler ve bir ormanda kaybolmuşlar.
Bir süre sonrada arabaları bozulmuş ve arabayı terk etmek zorunda kalmışlar.
Zor ve uzun bir yürüyüşten sonra ormanın içinde bir kulübe bulmuşlar ve kendilerini hemen bu kulübenin içine atmışlar.
Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürüde battaniye olduğunu görürmüşler.
Adam bir centilmen olarak sekretere onun yatakta yatabileceğini söylemiş ve kendide uyku tulumu alıp yere yatmış.
Adam yattıktan birkaç dakika sonra sarışından bir ses gelmiş,
- Efendim, ben çok üşüyorum.
Adam tulumun fermuarını açmış ve kalkıp sarışına bir battaniye vermiş ve sonra yine yatmış.
Tam uyumak üzereyken sarışın yine,
- Efendim, ben hala çok üşüyorum! demiş.
Adam yine fermuarını açmış, kalkmış ve sarışına bir battaniye daha vermiş.
Sonra aynı sakinlikle uyku tulumunun içine girip, fermuarı çekmiş.
Tam uykuya dalacağı sırada sarışın yine,
- Efendim, ama ben çooooook üşüyorum. demiş.
Adam sarışına dönüp,
- Burası ıssız bir yer. Ne olduğunu kimse görmez. İstiyorsan bir geceliğine karı-koca gibi davranabiliriz. demiş.
Sarışın cilvelenerek,
- Tabii efendim siz nasıl isterseniz, demiş.
Bunun üzerine adam avazı çıktığı kadar bağırmış,
- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!
Soğuk ve karlı bir günde bir işadamıyla sarışın sekreteri yollarını kaybetmişler ve bir ormanda kaybolmuşlar.
Bir süre sonrada arabaları bozulmuş ve arabayı terk etmek zorunda kalmışlar.
Zor ve uzun bir yürüyüşten sonra ormanın içinde bir kulübe bulmuşlar ve kendilerini hemen bu kulübenin içine atmışlar.
Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürüde battaniye olduğunu görürmüşler.
Adam bir centilmen olarak sekretere onun yatakta yatabileceğini söylemiş ve kendide uyku tulumu alıp yere yatmış.
Adam yattıktan birkaç dakika sonra sarışından bir ses gelmiş,
- Efendim, ben çok üşüyorum.
Adam tulumun fermuarını açmış ve kalkıp sarışına bir battaniye vermiş ve sonra yine yatmış.
Tam uyumak üzereyken sarışın yine,
- Efendim, ben hala çok üşüyorum! demiş.
Adam yine fermuarını açmış, kalkmış ve sarışına bir battaniye daha vermiş.
Sonra aynı sakinlikle uyku tulumunun içine girip, fermuarı çekmiş.
Tam uykuya dalacağı sırada sarışın yine,
- Efendim, ama ben çooooook üşüyorum. demiş.
Adam sarışına dönüp,
- Burası ıssız bir yer. Ne olduğunu kimse görmez. İstiyorsan bir geceliğine karı-koca gibi davranabiliriz. demiş.
Sarışın cilvelenerek,
- Tabii efendim siz nasıl isterseniz, demiş.
Bunun üzerine adam avazı çıktığı kadar bağırmış,
- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!