‘Allah bir bacağını almış...’
Türkiye böyle başlayan bir tweet mesajıyla adeta çalkalanıyor... Tweeti atan Malatya’dan, AK Parti Üyesi Melik Birgin. Bir kolunu ve bir bacağını kaybedense İsviçre, Zürih’te üniversitede okuduğu yıllarda, tekerlekli sandalyede olan bir arkadaşını trene bindirmeye çalışırken kaza geçirmiş olan CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul milletvekili Şafak Pavey. Birgin, Pavey’e ‘Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın. Nedir bu inatçılık!’ ifadelerinin geçtiği bir tweet mesajı gönderebilmiş biri...
Bu tweet mesajı neredeyse her yüreğin duygusal liflerini titretir ve herkesin bu sözlere kendine göre vereceği ağır bir cevabı vardır. Benim yanıtım Şafak Pavey’in duygularını paylaşıp, oradan Güney Kıbrıs’a uzanacak. Hangi ülkede yaşadığını bilmezden gelenler, son zamanlarda Güney Kıbrıs’ın ‘Allah’ın tokadını yediği’ni söyleyiveriyorlar biliyorsunuz... Bir insanın her gün protez kolunu ve bacağını takmakla yaşadığı devasa acıyı ‘Allah’ın verdiği’ bir ‘ceza’ olarak görebilen anlayışla, bir toplumun içinden geçtiği ağır ekonomik bunalım karşısında ‘daha beter olurlar inşallah’ diyenlerin kavrayışları arasında pek mühim bir fark bulamazsınız. Şafak Pavey’in acısı birilerinin kibrini artırıyor, Kıbrıslı Rumların sıkıntıları komşularını mest ediyorsa şayet, büyüklenenlere bir çift sözümüz olmalı.
Birinin ya da bir toplumun ızdırabı sizin nefretinizin öznesi olabiliyorsa, kendinizi küçük görüyor, karşınızdakini kinle büyütüyorsunuz demekir. İnsan ölçeklerle, oranlarla düşünebilen bir varlıktır. Oranları ters kuruyor; benim neyim var, onun nesi az kıyasıyla bakıyorsanız hayata, var ettikleriniz sizde tamlık duygusu yaratamamıştır ve karşınızdakinin eksiğine sığınmakla kendinizi rahatlatıyorsunuzdur.
Ancak kendinizi bir hiç olarak görüyorsanız, benim iki bacağım ve iki kolum yerinde; Pavey’in ise bir kolu ve bacağı eksik mukayesesi yapabilir ve benim iki kolum ve iki bacağımdan başka bir şeyim yok hezeyanına kapılabilirsiniz. Güney Kıbrıs’ın uluslararası kredi notları düşerken, sizin uluslararası arenada, Türkiye de dahil, herhangi bir tanınmışlığınız dahi yoksa ve komşunuzun iktisadi sıkıntısı ile dalga geçebiliyorsanız, onun karşısında varlığınızı oldukça eksik hissettiğinizdendir.
Eksiklik/açlık ve tamlık/tokluk insana yaşam enerjisi veren temel duygulardandır. Eksiklerimizi kapatarak, tam olmaya çabalarız durmadan. Acıkırız, dürtümüzü doyurmak isteriz. Uykumuz gelir, dinlenerek zindeliğe ulaşmak, ilk hedefimizdir. Ben açım ama o benden daha aç kıyası ile hayat matematiğini ters orantılarla çarpıp bölmek üzerine kuranlar, başkalarının eksiklikleri ile tamlık duygusuna erişmeye çabalasalar da, kendi açlıklarını doyuramazlar. Açsan açsındır ve kendini kiminle karşılaştırırsan karşılaştır, tokluk duygusuna aç olduğun sürece ulaşamayacaksındır.
Ruhu aç, tamahkar insanlarla ve ruhu tok ve tatminkar insanlar arasında mücadelenin insanlık var oldukça süreceğinin bir başka delilidir bu... Şafak Pavey bir bacağını ve bir kolunu kaybetmekle birlikte, büyük başarılara adını veren, ‘her düşüşten bir kazançla çıkıldığı’nı düşünen bir kadın olarak; Melik Birgin ise iki bacak ve iki kol sahibi olmakla beraber, dönüp başkasının eksiği ile ruhsal açlığını doyurmaya çalışan ve tepkiler yükselince AK Parti yönetimi tarafından partiden ihraç edileceği duyurulan biri olarak anılacak.
Güney Kıbrıs bugünleri de aşar. Komşunun eksiği üzerinden tamlık duygusu yaşamaya çabalayanlarsa yarın daha büyük bir açlık içinde kalabilirler. Ders olsun!