1995 yangınını unutmadık hiçbir zaman da unutmayacağız…
7 Bin hektar orman alanı gözümüzün önünde birkaç günde kül oldu!
Dağlarda ovalarda hala izleri duruyor…
Güney Kıbrıs’tan o zaman teklif gelmişti!
Gelelim katkı koyalım dediler…
Biz ne yaptık;
Hiç ikiletmeden reddettik, güya onlara muhtaç olmadığımız mesajını verdik…
Sonra olanlar oldu!
O teklif geldiğinde yangın Ciklos mevkiindeydi…
Sonra yayıldıkça yayıldı!
Çam kozalakları mermi gibi gözümüzün önünde patlayıp yolun diğer tarafına uçtu…
O günleri yaşayan ve tanık olan birisi olarak bunu hiçbir zaman unutmayacağız!
…
Kıbrıs Türk tarafı bu kez çok farklı bir duruş sergiledi…
Güney Kıbrıs’ın yaptığı teklifi kabul etti!
Türkiye, İngiliz üsleri, İsrail ve Güney Kıbrıs’tan gelen uçak ve helikopterlerin sayısı 11’e kadar ulaştı…
İşte burada olayın insani ve vicdani boyutu ön plandaydı!
Evet yine çok ağaçlarımız ve canlılarımız yandı ama…
Karada ve havada müthiş bir dayanışma örneği sergilendi!
Belki de olmasaydı facia daha da büyüyüp yangın köylere kadar inip can pazarı yaşanacaktı…
Onun içindir, yangına katkı koyanların hepsine de teşekkür etmek gerek!
Bu kez siyaset yoktu, Kıbrıs sorunu da yoktu sadece insanlık ön plandaydı…
…
Şunu demeye getiriyoruz;
Hani Güney Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Tatar’a ilettiği GYÖ teklifi var ya…
Orada siyaset var ama yangın gibi doğal bir afette insanlar tamamen ellerini yüreklerine koydu ve canları pahasına alevlerle mücadele etti!
GYÖ’de ne deniliyor;
Verin Maraş’ı, Ercan ve G.Mağusa Limanı BM gözetiminde açılsın…
Aslında gayet de güzel bir tekliftir bu!
Bu aynı anda Kıbrıs Türküne uygulanan ambargo ve izolasyonların da kısmen kaldırılması demektir…
Tabi ki her zaman olduğu gibi Kıbrıs Türkü bir kez daha karpuzun iki yarısı gibi bölündü!
Herkes birbirini suçluyor…
Onun içindir siyasi paketlerden önce insani paketler devreye girmelidir!
İki komşu devlet birbirine daha fazla inanıp güvensin diye…
Yangın, sel felaketleri, her türlü doğal afet ve tabi ki sağlık konularında!
Zira iyi günde herkes yanınızdadır da kötü gündeki dayanışma ve dostluklar bambaşkadır…
…
Kıbrıs’ta bir çözüm olmalı mıdır, kesinlikle olmalıdır…
Çünkü çözümsüzlük en fazla bizi olumsuz etkilemektedir, etkilemeye de devam edecektir!
Önce salgın dönemi, sonra TL’nin değer kaybetmesi ile yaşadıklarımız ortadadır…
Bundan sonrasını da bilmiyoruz!
Ama GYÖ denince de öncelikle yapılması gerekenler ilk etapta bambaşkadır…
Tamamen insani ve vicdanı konular!
Siyasetten arınmış, öne çıkma yarışı olmayan, toplumların acı ve zor günlerde birbirine sahip çıkması…
Bunu başarabilirsek zaten arkası da kendiliğinden gelecektir!
Bundan daha mantıklı ve akıllı güven yaratıcı önlemler de olamaz…
Öyle ortak komitelerle filan değil!
Artık iki lider Kıbrıs’ta da bir masa etrafında buluşup, üzerinde yaşadığımız topraklar için kafa kafaya vermek zorundadırlar…