Adıyaman notları…

Türkiye’de yayın kuruluşları deprem sonrası genelde şu sloganı kullanıyor:

“Tek yüreğiz…”

Anadolu insanının tek yürek olduğundan kuşkumuz yok…

Ama bu birlik ve beraberlik meselesini bozanlar da yok değil!

Tabi ki siyasiler…

Onlar tek yürek filan değiller!

Daha enkaz altında sayısı bilinmeyen insanlar varken didişmeye başladılar…

Oysa şimdi siyaset yapmanın zamanı değil!

O kadar acımasızca birbirlerini suçluyorlar ki insan hayretler içinde kalıyor…

Aynı zamanda üzülüyor!

Koskoca Türkiye hem de böyle bir zamanda böyle bir duruma düşmeseydi ha keşke…

Hesaplaşma olmasın da tabi ki olsun!

Ama şimdi değil…

Onunda günü elbet gelecek!

Eğer adalet yerini bulursa, torpil mekanizması doğru işlerse suçlular cezalandırılacak…

Hoş, binlerce insan hayatlarını kaybetti!

Toplumun yüreği yanıyor, gidenler geri gelmeyecek ama…

Böyle de dememek gerek!

Elbette her bir suçun bir de bedeli olmalıdır…

Böyle bir felakette gurur duyulur mu?

Bu bir tartışma konusudur…

Ama gelen her bir haber Kıbrıs Türkü olarak gurur kaynağı oluyor bizim için!

En çok da neye kızıyoruz biliyor musunuz?

Bize besleme diye suçlamada bulunanlara…

Bazılarına göre biz hala tembeliz!

Hiçbir işe yaramayız…

Hatta hazır yiyiciyiz!

Bunların hepsini şimdiye kadar hep sineye çektik…

Kimimiz çok öfkelendi yüksek sesle tepkisini dile getirdi!

Kimimiz de yüreğimize attık…

Kızdık, çok fazla kızdık!

Yine de çoğunluk sessiz kalmayı yeğledi…

Ama şimdi konuşma zamanı geldi!

Kahramanmaraş depremi Kıbrıs Türkünün ‘besleme’ olmadığını gösterdi…

İşte biz bunun için gururluyuz…

Kim bilir belki de onlar da hatalarını anlayıp, küçük de olsa bir özür dilerler!

Acımız gerçekten çok büyük…

Yaraların zor sarılacağının bilincindeyiz!

Ama kendimizle, ülkemizle ve deprem bölgesinde çalışanların hepsiyle gurur duymamız gerekiyor…

Bunu biz değil Adıyaman’da olan ve oraya giden diğer ekipler söylüyor!

Lütfen yazın bir kenara;

Bundan böyle Adıyaman’da müthiş bir Kıbrıs Türkü sevgisi yaşanacak…

Alın size bazı örnekler;

Bölgeye giden 112 çalışanlarımız…

Öyle bir özveriyle çalıştılar ki herkesi hayrete düşürdüler!

Hemşirelerimiz öyle bir hizmet verdiler ki, onlara ‘siz doktor musunuz’ sorularını sordular…

Hepsi de bir doktor edası ve tecrübesiyle çalıştı!

Çoğu geceleri bir saat bile uyumadan enkazın içindeydi…

Tek bir tane olsun can kurtarabilmek için!

Savcılarımız da oradaydı…

Bölge savcıları cesetleri görmeye tahammül edemezken bizim savcılarımız dünyanın en zor işi olan kimlik belirlemeleri yaptılar!

Onlar da geceleri bir iki saat, hem de eksi derecede ağaçlara başını dayayıp uyudular, sonra görev yerlerindeydiler…

Tuvalet ihtiyaçlarını bile arazide giderdiler!

Kendilerine yemek verilirken, kimse görmesin diye saklanarak yediler…

Çünkü oraya yeme içmeye değil hayat kurtarmaya sonra da kimlik belirlemesi yapmaya gitmişlerdi!

En zor şartlarda görevlerini yapıp geri döndüler…

Burada AFAD’ı filan eleştirecek değiliz çünkü büyük haksızlık yapmış oluruz…

Ama gerçekleri de söylemek zorundayız!

Adıyaman ve diğer deprem bölgelerinde ilk 2 gün organizasyon tamamen sıfırdı…

AFAD dahil herkes şaşkınlık ve panik içindeydi!

Sivil Savunmamız bölgelere gidince ilk müdahaleler başladı…

Ekip olarak onlarca can kurtardılar!

Diğer otel enkazlarından çığlıklara da müdahale ettiler…

Bölge halkı ve diğer kurtarma ekipleri ne dedi biliyor musunuz?

Böyle bir ekip olamaz…

Birçok AFAD gönüllüsünün sözleri çok anlamlıydı;

Bizim sizden eğitim almamız lazım…

Ekiplerimizin geri dönüş zamanı gelince serzenişler manidardı;

Siz giderseniz burada her şey bitecek…

Yine kaderimize terk edileceğiz!

Yalvarırız lütfen biraz daha kalın…

Bu küçük ülkenin her bir insanı orada bölge insanının kalbini fethetti!

Çünkü orada organize yoktu…

Bunun ne demek olduğunu bizim ekiplerimizden gördüler!

Acımız elbette çok büyük…

Hiçbir zaman da dinmeyecek!

Ama biz insanımızla gurur duyuyoruz…

Ve anladık ki biz o veya bu nedenlerle hep küçük görmüşüz!

Kendi içimizde ezilip büzülmüşüz…

Çoğu zaman inancımızı yitirmişiz!

Bu felaket bizim için bir milat olmalıdır…

Kıbrıs Türkü depremin gizli kahramanları arasında anılacaktır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın!