20 TEMMUZ

Tarihçiler için ilk yasa hakikat olmayanı ağza almamaktır,ikincisi doğru olan bir

şeyi örtbas etmemektir.Bunlardan başka bir şeyde taraf gütmemek ve kin

beslememektir’’.

 

Böyle diyor Roma İmparatorluğu’nun ilk hümanisti, hitabet ustası, hukuk ve

adaletin baş savunucusu  Marcus Tullius Cicero.

 

 

1974 ‘de  Enosis hedeflerini gerçekleştirmek isteyen Rumlar, Kıbrıs adasında

Türklere  yönelik büyük  bir katliama başladılar.

 

O günlerde katliamlar dünya basınına şöyle  yansımıştı;

 

 Almanya'nın Sesi Radyosu: (30.7.1974) "İnsanlık aklı, Yunanlıların Kıbrıs'ta

yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez.

 

 Türk evlerine giren Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine

mermi yağdırıyor, büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının

hepsinin ırzına geçiyorlardı.

 

" Washington Post Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.7.1974) "Larnaka

yakınındaki Alaminos Köyü'nde 25 ile 55 yaşları arasında 14 Türk öldürülmüş ve

cesetleri buldozerlerle bir çukura doldurulmuştur.

 

 Limasol yakınında küçük bir Türk köyüne Rumlar'ın yaptığı bir baskın sonucu

200 kişiden 36'sı öldürülmüştür.

 Rumlar, Türk Kuvvetleri gelinceye kadar tüm Türklerin öldürülmesi için emir

aldıklarını söylemektedirler.

 

 

London Times: (22.7.1974) "Binlerce Türk rehine olarak tutulmaktadır. Türk

kadınlarının ırzına geçildi ve Türk çocukları yollarda öldürüldü. Limasol'da Türk

tarafı yakıldı. Olaylar Kıbrıs Rumları tarafından teyit edildi."

 

 Die Welth Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (26.7.1974) "Limasol'da Rum

Muhafız Gücü askerleri bir köpek sürüsü gibi Türk köylerine baskınlar

düzenleyerek, katliam yapmışlardır. Bu olaylar insanlık dışıdır."

 

 

 

Yunanistan ile birleşme hedeflerini gerçekleştirmek isteyen ve bu uğurda

destek alan Rumlar, Kıbrıs adasında büyük bir katliamında  faili oldular.

 

Halbuki Türkiye ve Yunanistan, 11 Şubat 1959'da kabul edilen Zürih ve Londra

antlaşmaları ile  bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal alanda otonomi

ve çözüm için uzlaşmıştı.

 

 

Adanın iki halkı arasında ortaklık temelini esas alan uluslararası antlaşmalar

uyarınca 1960'da "Kıbrıs Cumhuriyeti" kuruldu ve Anayasada adadaki Kıbrıslı

Türk ve Rum halklarına eşit  siyasi hak ve statü tanınmıştı.Ancak Kıbrıs Rum

tarafı, anlaşmaya uymadı.

 

Kıbrıs Türklerini Devlet kurumlarından dışlama, izole etme, adadaki varlıklarını

sona erdirme ve Yunanistan ile birleşme (Enosis) yolunu açmaya yönelik

girişimlerde bulundu.

 

 

"Kıbrıs Cumhuriyeti" Kıbrıslı Rumların 1963'te tek taraflı güç kullanımıyla,

Anayasayı  feshetmelerinin ardından ortadan kalktı.

 

 Enosis hedefine ulaşabilmek için silahlanan Rumlar, 1974 yılına dek Kıbrıs

Türklerine saldırı, baskı ve zulmün dozunu artırdılar.

 

"Öldürülen her bir Yunan'a karşı, on Türk öldürün" emri almışlardı.

 Bazı Türkler, parçalanarak katledildi.

 

Bir gecede onlarca Türk öldürüldü, kurşuna dizildi, kör kuyulara atıldı. Sanıklar

bilinmesine rağmen, yaşanan olayların üstü örtüldü.

 

Tarihler 20 Temmuz 1974'ü gösterdiğinde ise Türkiye, Kıbrıs Türkleri için büyük

bir savaş  verdi.

 

Buraya kadar sizlerle paylaştıklarım milliyetçi bir ruhla kaleme  alınmış

Kıbrısta  yaşananları anlatan bana ait bir  yazının  bölümlerinden biri  değildir.

 

 20 Temmuz 1974 ‘de Türkiye tarafından gerçekleştirilen harekatın bazıları

tarafından saptırılmak  istenen maksadını  ve Türk askerine işgalci  diyenlerin

nasıl bir  gürüha ait olduklarını anlatması bakımından  önemli olduğu kadar

gerçeklerin bu savaşa sebep olan halka mensup biri tarafından  teyid edilmesi

bakımından da son derece önemlidir.

Çünkü Yukarıda yazılanalar Rum tarafında yayın yapan bir Rum gazetesi olan

Politis gazetesinin  Rum yazarı Kostas Konstantinu "Kıbrıs: Cezalandırılmamış

suçlar dosyası" adlı yazı dizisinden bir bölümdür.

 

20 Temmuz 1974 günü  Barış harekatının başlayacağı saatlerde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı  rahmetli Bülent Ecevitin dediği gibi;

Biz Kıbrısa barış getirmek için gidiyoruz .Yalnız Türklere değil Rumlarada barış getirmek için gidiyoruz.

Aradan geçen 50 sene kanıtıdır ki  Kıbrısta kan akmamış barış ortamı korunmuştur.

20 Temmuz yalnız Türklere değil bu ada da yaşayan Rumlarada barış getirmiştir.

Kutlu olsun.