Annan Planı döneminde Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar’ı yakından takip etmiştim…
O zamanlar ortada büyük kargaşa yaşanıyor, Annan Planı’nın iki sayfasını bile okumayanlar sanki de uzmanmış gibi konuşmalar yapıyor, bol keseden sallıyorlardı!
Ama Özçınar onlardan birisi değildi…
Plandaki tüm maddeleri su gibi yutmuş verilecek olan toprakları altındaki yer altı zenginliklerine kadar incelemiş ve onları haritalarda gösteriyordu!
Sonuçta Annan Planı tartışmaları çok geride kaldı ve şimdi adını bile bilmediğimiz bir olası bir planın tartışmalarını yapıyoruz…
Özçınar’a sordum…
2004’de Annan Planı’na ‘evet’ diyenler en fazla Güzelyurt’ta çıktı, bunu nasıl açıklarsınız diye…
Bıyık altı gülümsemesiyle şöyle dedi;
“Değirmenin altından çok sular aktı…”
Güzelyurt insanı o zamanlar çok da fazla adam yerine konulmadıkları, devlet olanaklarını eşit olarak kullanamadıkları için belki de ne olacakları artık kesinleşsin diye ‘evet’ demişlerdi ama Mahmut Özçınar şu anki tansiyonun bambaşka olduğunu özellikle de Türkiye’den su geldikten sonra bölge insanına özgüven geldiğini ve o günkü hissiyatların çok ötesinde bir çizgi sergilediklerini ifade etti!
“Şunu Rum da bilecek vatandaş da, burada bir bedel ödenmiştir ve bu bedelin karşılığı da bu topraklara sahip çıkarak, yapılan yatırımların da eşliğinde bölgeyi layık olduğu refah düzeyine çıkarmaktır” diye de ekledi…
Dikkat ederseniz Güzeyurt’a yapılan hemen tüm yatırımın kaynağı Türkiye’den geldi…
Biz ‘Güzelyurt çantada keklik’ deyip tek bir devlet yatırımı yapmadık, evimizi oradan almadık, ölümüzü oraya gömmedik ama Türkiye buraya yatırımdan hiç vazgeçmedi ve en büyük meblağdaki yatırımı hep buraya yaparak ‘Güzelyurt’u vermeyiz’ mesajını vermeye çalıştı…
İyi de Rum kesimi ‘Omorfo yoksa çözüm de olmaz’ derken, bu sorun nasıl çözülecek!
Başkan Özçınar ‘sadece tazminat yoluyla’ diyor başka bir şey demiyor…
Çünkü burada ev ve toprak sahibi olanların en az yüzde 80’i zaten bunlara eşdeğer karşılığında sahip olmuş ve çok fazla gelecek görmese de bölgeden çıkmamış, son yıllarda da yatırımlarını buraya yoğunlaştırmıştır…
Özçınar bir konuda dertliydi!
O da 2004 tarihinden itibaren KKTC devleti olarak bölgeye ve insanına yeteri kadar değer verilmediğinden şikayetçi oldu…
Devlet yatırım yapmayınca bölge insanı da yatırımdan kaçındı ve bölge yeteri kadar kalkınamadı!
Sonuçta;
Devletin tüm ilgisizliğine rağmen, Güzelyurt’ta yaşayanlar 2004 yılındaki ruh halinin çok ötesindeler!
Hatta o dönem ‘evet’ dedikleri için pişman olduğunu söyleyen azımsanmayacak kadar çok vatandaşımız var…
Türkiye’nin son yıllarda yaptığı yatırımlar bile onlara cesaret vermiş, bölgelerine yatırım yapmaya başlamalarına olanak sağlamış!
Bu kez;
“Güzelyurt çantada keklik” diyenler çok yanılacak…
İçeridekiler de dışarıdakiler de!
 
 
 
Mağusa ‘evet’ diyecekmiş!
 
Mağusa İnisiyatifi’den Okan Dağlı’nın dünkü gazetelerde açıklamaları vardı…
“Mağusa be kez evet diyecek” görüşüne sahip!
Okan Dağlı gibi aydın ve ilerici bir kişiye sormak lazım;
Ortada fol yok yumurta yokken nasıl olur da Mağusa’lı olası bir referandumda ‘evet’ oyu kullanacak!
Körü körüne mi…
Ya da Okan Dağlı’nın bildiği ve bizim bilmediğimiz bazı şeyler mi var!
Ancak şu görüşüne katılırız:
“Çözüme ihtiyaç var”
Doğru da, körü körü bir çözüme değil işte!
Biz Mağusalı değiliz ama sanırız orada kendisinden daha fazla halkın nabzının ne olduğunu biliyoruz…
 
CTP yaptı biz de yapalım!
 
CTP’nin hükümet olduğu dönem Kıb-Tek’e 40’ın üzerinde istihdam yapılınca ortalık kalkıp oturmuştu!
En çok eleştiri de UBP kanadından gelmişti…
Şimdi UBP iktidar oldu ve CTP’nin yanlışlarını onlar da yapmaya başladı!
20 kadar partili genci Kıb-Tek’de istihdam etmişler…
Sınav yok, mülakat yok, liyakata bakan hiç yok!
Bu arada kendi partilisi dışında komşu çocuğunu da düşünen yok…
İşte sırf bu yüzden, iktidar olmayı devlet kaynaklarını partiliye dağıtmak olan zihniyetler yüzünden biz adam olmayız!
 
 
Kaçak et sanıldığından fazla!
 
En son 600 kilo et yakalanmıştı…
Rum kesiminde kilosu 4 Euro olunca bazı uyanıklar devletin birimlerindeki bazı avantacıları da kullanarak rahatlıkla kaçak et getirebiliyorlar!
Bunlara en fazla da restoran sahipleri rağbet ediyor…
Çünkü Rum kesiminde kuzu eti 12 TL’den satılırken biz de en ucuzu 30 TL ve aracılar sayesinde hemen her gün Güney’den kaçak et getiriliyor!
Hem de sanıldığından ve yakalandığından çok fazla…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Özdemir BEROVA, Pamuklu’da ki Karpaz’ın Dostları dernek binasının muhtarlığa tahsis edilmesi için siyasi baskı oluşturulduğu ve buna sizin de destek verdiğiniz iddia ediliyor. Bir kez daha dünün deriz!
Sayın Tamer ÖZDAŞ, uzun yıllardır yanınızda çalışan tecrübeli bir teknik adam Kıb-Tek’te istihdam edilince yine isyanları oynadınız diye duyduk. Hayırdır bunlar bula bula hep sizin çalışanları mı buluyor! Allah sabırlar versin artık!
Sayın Suphi COŞKUN, UBP ile uzun bir zamandır dirsek temasındasınız ama bir türlü cesaret edip son noktayı koyamadınız! Hani fazla naz aşık usandırır diye bir söz var ya biraz daha nazlanırsanız o şansınızı da kaybedebilirsiniz diyorlar!
Sayın Burhanettin KAYA, artık gazetecilere bela okumaya başladığınıza göre sinirleriniz fazlasıyla yıpranmış değil mi! Onları bırakın da siz hangi siyasilerden söz aldınız, bunun karşılığında neler vaat ettiniz biraz da onlara yüklenin olur mu!
Sayın Okan DAĞLI, Mağusa’da referandumda ‘evet’ çıkacağına o kadar eminsiniz ki acaba diyoruz elinizde ciddi bir anket sonucu mu var! Yani plan bile daha ortada yokken bu acelecilik niye!
Sayın Sunat ATUN, daha önce de kabahatleri olan ve son olarak et kaçakçılığı olayına karışan bir gümrük memurunun bu işten sıyırması için üzerinize baskı yapıldığını duyduk. İyi de suçluyu korursak bu iş nereye gider hiç düşündünüz mü! Biraz katı olun deriz!
Sayın Sibel SİBER, her zamanki tez canlılığınız ve aceleciliğiniz bu kez biraz fazla pahalıya mal oldu ve ciddi şekilde ayağınızdan yaralandınız. Büyük geçmiş olsun diyoruz, madem ki evde yemek ve her türlü işten anlayan bir eşiniz var hiç korkmayın deriz…
Sayın Ahmet ÖZDEŞ, Mağusa Hastanesi Başhekimi olarak bazı hemşireler yine bazı meslektaşlarının sabah 09.00’dan önce işe gelmediklerinden şikayet ediyorlar! Huzursuzluk büyüyor lütfen bir el atıverin olur mu!
Sayın Mustafa TOLGA, ilgili bakanın açıkladıklarına bakılırsa sizin 5 aylık kesintinin üzerine buzlu bir su içeceksiniz gibi geldi bize! Bu konuda çok iyi bir hukukçu ile çalışmanız öneriliyor, dikkate alın deriz!
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, sizin bakanlıkta gözü olanların sayısı gün geçtikçe artmaya başladı! Bu konuda Ankara’daki bazı dayılarını arayanların bile olduğu konuşuluyor! Ne mühim bir bakanlıkmış sizinki de değil mi!
Sayın Tufan ERHÜRMAN, dünkü açıklamanızda en fazlada ‘egosu fazla partililer’ bölümü ilgi gördü! Bundan en fazla da yıllanmış partililer alınmış haberiniz olsun! Umarız daha yolun başındayken önünüze takoz koymazlar!
Sayın Kutlu EVREN, kimlik kartları konusunda yapılan değişiklikler tam anlamıyla reform niteliğinde oldu. Demek ki uzun süredir sessiz kalışınızın bir nedeni varmış değil mi! Bu arada programcı arkadaşlar ne zaman ekranlara çıkacağınızı da soruyorlar bilesiniz…
Sayın Mehmet Ali TALAT, hiç tartışmadan çözüm sürecini desteklediğinize göre ortada tavla teslim bir pozisyon var demektir! Oysa biz sizden çok tecrübeli biri olarak katkı koymanızı ve iyice sorgulamanızı beklerdik!
Sayın Cemil SARIÇİZMELİ, bölgedeki asfaltlama çalışmalarında iş makinelerini kullandığınıza göre epey yeteneklisiniz desenize! Siz yine de dikkat edin de gömleğinize katran bulaşmasın. Bu arada selamınızı aldık, en kısa zamanda buluşacağız!
Sayın Ahmet İKİDERELİ, şu nikah olayını fazla uzatmayalım ne dersin! Zira bu işin en başında biz gelin tarafı olduğumuzu söylemiştik. Nikah masasına oturana kadar da böyle devam edecek haberiniz olsun!
Sayın Umut OZA, Ankara’da açtığınız mekan tahmin ettiğinizden çok daha fazla rağbet görüyormuş. Demek ki sıra diğer büyük kentlere geldi değil mi! Tebrik eder başarılı yatırımlarınızın devamını dileriz.